KEDİ BAKIMININ 5 SÜTUNU
KEDİ BAKIMININ 5 SÜTUNU
Kedilerin temel çevresel kaynaklarıyla ilgili olan "Kediler ve Kaynaklara Erişim" sayfamızda sizin de temel çevresel kaynaklardan biri olduğunuzu ifade etmiştik. Kediniz, yaşamsal ihtiyaçlarının sağlanmasındaki değerinizin gayet farkındadır. Beslenme ve oyun/avlanma gibi en temel ihtiyaçlarının sizin doğrudan dahil olduğunuz süreçlerle karşılandığını her gün deneyimleyerek önemli ve temel bir kaynak olduğunuzu öğrenirler.
Buna ek olarak, ona gösterdiğiniz ilgi ve sevgi küçüklüğünde kendi annesinden gördüğü (ya da göremediği ama ihtiyacını duyduğu) sevgi ve bakımla ilişkilendirilebilir. (Kediler “miyav” şeklindeki vokalizasyonu sadece küçükken annelerine kullanırlar ve bu daha sonra biter. Kediler birbirlerine miyavlamaz. Kedilerin insanlara miyavlaması bizim kendilerinin bazı ihtiyaçlarını karşılayabildiğimizi bilmelerinden ve bize genel olarak güvenmelerinden ya da bazen çok çaresiz olmalarından kaynaklanır.) Okşama hareketleri anne kedinin yavrusunu yalamasına benzer. Kedimizle konuşurken ses tonumuzda gerçekleşen yumuşama ve incelme de kedimizin anlayabileceği bir sinyaldir çünkü doğada genelde bu tip sesler sevgi, ilgi ve bakım vermekle, bunun tersi niteliğindeki, yani yüksek ve sert sesler ise agresyonla ilişkilenir. Dolayısıyla, bizim kedilerimize gösterdiğimiz sevgiyi, kedimizin kendi türsel gerçekliğinde bir yerlere oturtması çok zor olmaz ve bu algının doğal bir sonucu olarak bundan keyif alır, kendini daha iyi hisseder ve bizi de değerli çevresel kaynaklarından biri olarak kabul eder. Bu kabulün doğal bir sonucu olarak da bu değerli kaynağıyla etkileşiminin pozitif olmasına, istikrarlı bir şekilde sürmesine ve sürprizli bir yapısı olmamasına yani etkileşimin nasıl olacağının öngörülebilir olmasına ve kendi kontrolünde olmasına önem verir…
Genel olarak kediler insanlarla sayısı fazla ama yoğunluğu az bir etkileşim rejimini tercih eder. Sosyal etkileşimi başlatmak, yoğunluğunu ayarlamak ve bitirmek kendi kontrollerinde olmalıdır. Kedilerin sosyal etkileşimlerindeki tercihlerini önemsememek; agresyona, stres kaynaklı hastalıklar ve istenmeyen davranışlar gibi problemlerin ortaya çıkmasına neden olabilir.
Küçüklükten başlayarak insanlarla pozitif ve öngörülebilir sosyal etkileşimler deneyimlemiş kediler daha az korkan, daha az strese giren, daha arkadaş canlısı ve insanlarla bağları daha güçlü kediler olabilmektedir.
Kedilerin insanlarla sosyal etkileşimdeki tercihleri genel karakter itibarıyla yukarıda ifade edildiği gibi olsa da bireyden bireye çeşitli farklar da bulunmaktadır çünkü bu tercihler, hem genetik yapıdan hem erken gelişim dönemlerindeki yetiştirme koşullarından hem de genel olarak çevresel koşullardan etkilenir.
Diğer birçok konuda olduğu gibi burada da her şey kedinin kontrol duygusuna saygı göstermekle ilgili; yani kedi-insan etkileşiminin nasıl olacağına kedinin karar vermesine izin vermelisiniz.
Etkileşimin başlatılması, ne kadar süreceği, ne tipte ve yoğunlukta olacağı, ne zaman bitirileceği gibi konuları kedinize bırakmalısınız. O anda etkileşim kurmak istemiyorsa zorla etkileşimi başlatmamalı, etkileşimi bitirmek istediğinde zorla devam ettirmeye çalışmamalısınız.
Özellikle ilk zamanlarda, etkileşim kurmak üzere bir kedi bir insana yaklaşırken bir anda, yüksek bir sesle (ses sevgi ifade etse bile) yukarıdan hayvanın üzerine doğru hamle yapmak yerine, sakince çömelerek kedinin seviyesine inilmeli, sabit göz kontağı kurmadan, yavaşça el kediye doğru uzatılmalı, koklayarak tanışması ve fiziksel teması başlatması için kendisine zaman tanınmalıdır. Eğer fiziksel teması başlatıyorsa kafasının üstü, yanakları ve çenesinin altı hafifçe okşanabilir. Bu sırada kediyle yumuşak bir tonda konuşmak rahatlamasına yardımcı olabilir.
Bir kedinin rahatladığının ve insanlarla etkileşimi istediğinin işaretleri şu davranışlardır: Yavaşça göz kırpmak, mırıldamak ve “cirrup” gibi cıvıltı benzeri bir ses çıkarmak, insana sürtünmek, kucağa çıkmaya çalışmak, bir kişinin yakınlarında zaman geçirmek, bir kişinin yakınında yere devrilip yan yatmak ve karnını açık etmek (Bu davranış kesinlikle “gel karnımı okşa” demek değildir. Karnını okşamayın; kediniz agresif bir davranış göstermese bile o anda oluşan güven ve rahatlamayı hızlı bir şekilde yok edebilirsiniz.)
Etkileşim sırasında kucağa gelmek, kucakta oturmak/yatmak, yerden alınıp kaldırılmak, nerenin ne kadar okşanacağı vb. birçok konuyu kedinin kişisel tercihleri belirler; bunlara saygı göstermek ve tercih etmediği tipteki etkileşimlerden kaçınmak gerekir.
Etkileşim sırasında kedinizin beden diliyle verdiği sinyallere her an dikkat edin. Ara vermeniz gerektiğini kediniz size şu davranışlardan bir ya da birkaçını göstererek anlatır:
Sizden uzaklaşmaya çalışmak
Kulakların katlanarak kafaya doğru basılması ve arkaya doğru dönmesi
Kuyruğun "huzursuzlaşması"... Bir taraftan diğerine, salınım aralığı git gide artan kırbaçlama benzeri bir hareketle savrulmak ve/veya titreşmek
Kafasını iki yana sallamak
Sırtında seyirme benzeri titreşimler olması
Burnunu yalamak
Sessizleşip mırlamayı ya da size sürtünmeyi kesmek
Kafasını keskin bir hareketle size ya da elinize döndürmek
Ani bir şekilde ve kısa süreli yalanmak
Kedilerin agresyon tiplerinden biri olan okşama agresyonu bazı kedilerde çok daha belirgin olabilir yani tahammül sınırları çok daha kısa ve/veya verebilecekleri tepkiler daha saldırgan olabilir. Bu konuda daha fazla bilgilenmek için "Davranış Bozuklukları" bölümündeki "Kedilerde Saldırganlık" sayfamıza bakabilirsiniz.
Kedileriniz arasında ortaya çıkabilecek negatif davranışları engellemeye çalışırken tarafsız bir yaklaşımda olmaya özen gösterin, kedilerden birine daha iyi ya da daha kötü davranmayın.
Kedilerin dokunulmaya karşı toleranslarının ortalama dağılımı
Çok kedili evlerde temel çevresel kaynaklara rekabet olmaksızın kolay erişimin öneminden ve sizin de bir kaynak olduğunuzdan bahsetmiştik. Birden fazla kediniz varsa her kediye diğer kediler tarafından rahatsız edilmeden ayrı ayrı ilgi göstermelisiniz.
2. ve 7.-8. haftalar arası yavru kedilerin belirleyici sosyalizasyon dönemidir ve bu dönemdeki sosyal etkileşim tecrübeleri kedinin mizacında yaşam boyu sürecek bazı özellikleri belirler. Bu dönemdeki yavruların insanlarla düzenli ve pozitif etkileşimleri, yetişkinliklerinde insanlarla daha arkadaşça ilişkiler kurabilen, bağları daha güçlü olan ve daha az stres yaşayan kediler olmalarına yardımcı olur. Negatif deneyimler ise uzun dönemli, kalıcı korkuların oluşmasına neden olabilir. Bu dönemde kediyle minimum 4 insanın günde toplam 1 saat olacak şekilde pozitif etkileşim kurmasının insanlara karşı arkadaş canlısı olan yetişkin kediler ortaya çıkardığı gösterilmiştir.
Yavru kediler insanlarla daha uzun süreler interaktif oyun oynamaktan hoşlanır.
Kediler yaklaşık 2-3 yaşlarında sosyal olgunluğa eriştiklerinde insanlarla olan etkileşimlerinde bazı değişikliklerin olması gerekebilir. Daha seyrek ve daha kısa oyun seanslarını tercih edebilirler.
Kediler yaşlandıkça, hareketleri ve duyuları kısıtlandıkça da insanlarla etkileşim tercihlerinde değişiklikler olabilir. Kucağa gelmeyi ya da yerden kucağa kaldırılmayı seven bir kedi durduğu yerde etkileşimi tercih edebilir. Bu tür değişimlere dikkat etmeli ve yeni tercihlere saygı göstermelisiniz. (Böyle durumlarla karşılaşıldığında altta yatan farklı bir sağlık probleminin olmadığını tespit etmek için ilk önce veterinere danışılmalıdır.) Kedilerin yaşam evreleri, bu evrelerdeki değişimler ve nelere karşı dikkatli olmanız gerektiğiyle ilgili olarak bilgilenmek için "Kedisel Soru&Cevap" sayfamızdaki "KEDİM KAÇ YAŞINDA? KEDİMİN YAŞININ İNSAN YAŞI KARŞILIĞI NEDİR? KEDİMİN YAŞININ İNSAN YAŞI KARŞILIĞINI BİLMEK NEDEN ÖNEMLİDİR?" başlıklı soruya bakabilirsiniz.
Kedinizle olan etkileşimlerinizde azarlamayın, kızmayın, bağırmayın, su sıkmayın... Kedilerde bu tip ceza nitelikli davranışlar, bazen anlık işe yarıyor gibi görünseler de, uzun vadede asla hedefe ulaşmazlar. Daha kötüsü, kedinizle bağınız zayıflar, ilişkiniz kalıcı olarak zedelenebilir. Kediniz sizi sağı solu belli olmayan, güvenilmez biri olarak algılayıp korkmaya başlayabilir; bu algısını tüm insanlara genelleyebilir, saldırganlaşmaya başlayabilir, ev ortamını güvenilmez kabul edip kendi bölgesi olarak benimsemekten vazgeçebilir. Böylece kediniz sürekli korku içinde olup kronik stres yaşamaya başlar ve buna bağlı olarak birçok sağlık sorunu da tetiklenebilir. Kedilerin dışarı çıkmalarına genellikle izin verilen ülkelerde herhangi bir nedenden dolayı evinde devamlı stres yaşayan kedilerin evlerini terk edip başka insanları ve evleri sahiplendikleri gözlemlenmiştir.
S. L. H. Ellis ve ark. (2013). AAFM and ISFM Feline Environmental Needs Guidelines. Journal of Feline Medicine and Surgery. doi: 10.1177/1098612X13477537. | Arşiv Bağlantısı
M. M. Delgado ve ark. (2016). Food puzzles for cats: Feeding for physical and emotional wellbeing. Journal of Feline Medicine and Surgery. doi: 10.1177/1098612X16643753. | Arşiv Bağlantısı
C. Haywood ve ark. (2021). Providing Humans With Practical, Best Practice Handling Guidelines During Human-Cat Interactions Increases Cats' Affiliative Behaviour and Reduces Aggression and Signs of Conflict. Front. Vet. Sci. 8:714143. doi: 10.3389/fvets.2021.714143 | Arşiv bağlantısı
P. Johnson-Bennett. Pet Sitter or Boarding Kennel? Which One is Right for Your Cat?. Erişim tarihi: 18 Mart 2022. Erişim yeri: Pam Johnson-Bennett | Arşiv bağlantısı
P. Johnson-Bennett. Moving to a New Home With Your Cat. Erişim tarihi: 20 Mart 2022. Erişim yeri: Pam Johnson-Bennett | Arşiv bağlantısı
NOT: Kedi Bilgisi'nin bu bölümünün omurgasını birinci kaynakta referans verilen çalışma oluşturmaktadır; "AAFP and ISFM Kedilerin Çevresel Gereksinimleri Kılavuzu" başlıklı orijinal Türkçe çevirisine "Faydalı Kedisel Şeyler" sayfamızdan ulaşabilirsiniz.