Veterinerler özel olarak kendilerini yetiştirmedilerse kedi davranışlarından bilimsel düzeyde anlamazlar çünkü veterinerlik fakültelerinin standart müfredatlarında bu kapsamda dersler yoktur. (Davranış bilimiyle kesişim kümeleri olsa da veterinerlik başka bir bilgi alanıdır.) Oldukça kapsamlı olan ilgili eğitimleri veterinerler de veteriner olmayanlar da alabilir. Avrupa ve Amerikada CCBC ("Certified Cat Behaviour Consultant"), CCAB ("Certificated Clinical Animal Behaviourist"), CAAB ("Certified Applied Animal Behaviorist") gibi lisansları olan kişiler, davranışla ilgili sorunlar yaşayan pet sahiplerine genelde veterinerlerin tavsiyesiyle hizmet verir. Bu kişiler sorunun yaşandığı ortama giderek ya da online teknolojilerle önce gözlemde bulunur sonra da spesifik durumun koşullarına göre bir çevresel ve/veya davranışsal modifikasyon programı hazırlar ve pet sahibine bu programı nasıl uygulayacağını anlatır. Periyodik kontrollerle durumu takip eder ve gerekli düzeltmeleri yapar. "Kaynaklar" sayfamızda görebileceğiniz kedi kitapları bu düzeyde davranış bilgisine sahip uzmanlar ve bilim insanları tarafından yazılmıştır. "Kedi Bilgisi" sitesi bu uzmanlık alanının bilgilerinden faydalanılarak oluşturulmuştur.
◉
Bu konu Türkiye'de pek olmasa da dünyanın birçok yerinde çokça tartışılan bir kedi konusudur çünkü dışarı çıkmasına izin verilen kedilerin özellikle ada ekosistemlerinde ve Avustralya gibi doğal türü olmadıkları yerlerde çeşitli omurgalı türlerin popülasyonlarını tehlikeli düzeyde azalttıklarına hatta tamamen yok ettiklerine dair bilimsel çalışmalar vardır.
>>>
Sizin de kediniz dışarı çıkıyorsa ara sıra öldürdüğü hayvanları size getirmesiyle bu konuya doğrudan tanıklık etmiş olabilirsiniz. Kedilerin öldürdükleri her hayvanı sahiplerine getirmediği de bilinmektedir, dolayısıyla avladığı hayvanların sayısı gördüklerinizden muhtemelen daha fazladır.
Böyle bir konu için kediye kızmak, onu cezalandırmak tabii ki saçmadır çünkü en güçlü içgüdülerinden biri doğrultusunda hayvan doğasının gereğini yapmaktadır. (Kediler onlara bir tepki gösterdiğinizde bunu hemen önce ya da o anda hâlâ ne yapıyorsa onunla ilişkilendirir, daha öncesiyle değil. Ayaklarınızın önüne ölü bir kuşu getiren kedinize tepki gösterdiğinizde bunu "Hmmm, demek önüne getirmemi istemiyor." diye yorumlayacaktır; dolayısıyla avlanma çalışmalarına olduğu gibi devam edecek ama yakaladıklarını artık size getirmeyi ya azaltacak ya da bırakacaktır.) Bununla birlikte, doğal yaşama ait olmayan, aç kalmak gibi bir derdi olmayan hayvanımızın doğal yaşama bu şekilde etki etmesini engellemek de yine bizim sorumluluğumuzdur.
Bu durumu engellemek ya da azaltmak için yapabilecekleriniz:
Eğer kediniz şu anda evdeyse ama dışarı çıkmasına izin vermeyi düşünüyorsanız bu konuyu ve tabii trafik, hastalık, kediniz için tehlikeli olabilecek hayvanlar vb. kedinizin karşılaşabileceği tüm çevresel tehlikeleri önce iyice gözden geçirin. Kedinizi serbestçe dışarı çıkarmak yerine, tasma ve koşum (harness) eğitimi verip dışarı gezdirmeye çıkarabilir ve/veya yeriniz uygunsa bir "catio" yapabilirsiniz. (bkz. aşağıdaki resimler ve catioguy) Bu çözümlerin her biri kedinizin hayatına çok büyük bir değer katar.
>>>
Catio: Kedinin evden girip çıkabileceği, etrafı kedilerin çıkamayacağı ve başka hayvanların giremeyeceği şekilde kaplanmış, eve bitişik ya da evden bir tünelle varılan, içinde kedilerin çevresel gereksinimlerinden bazıları bulunan basit konstrüksiyon.
>>>
Kedilerin diğer hayvanları öldürmelerini azaltmak için nelerin etkili olabileceğini araştıran bir bilimsel çalışma yapılmıştır. Bu çalışmada, İngiltere'nin güneybatısında 219 hanede yaşayan 355 kedi 6 gruba ayrılmış, 5 grubun her birine bir yöntem uygulanmış, 1 grup ise kontrol grubu olarak belirlenmiştir:
A) Zil grubu: Zilli, reflektörlü, hemen açılan tasma takılıyor. (Kittygo, Wink Brands, UK)
B) Mama grubu: İçindeki proteinin ana kaynağı et olan tahılsız mamayla besleniyor. (Not: Protein oranı fazla değil, %27. Proteinin kaynağı, yan ürün olmayan, kaliteli et) (Islak mama: Lily’s Kitchen Everyday Favorites paté multipack 8x85 g; Kuru mama: Lily’s Kitchen Delicious Chicken)
C) Puzzle grubu: İçine kuru mama konan puzzle besleyiciler kullanılıyor. (Puzzle besleyici: PetSafe SlimCat interactive toy and food dispenser)
D) Birdsbesafe grubu: Kuşların kediyi görmesini kolaylaştıran, tasmanın üzerine takılan, gökkuşağı desenli Birdsbesafe markalı tasma kılıfı takılıyor.
E) Oyun grubu: Günde 5-10 dakika interaktif avlanma oyunu oynatılıyor. (Kuş avlı oyuncak: Cat Dangler Pole Bird. Fare avlı oyuncak: Kong marka içi doldurulabilen tüylü fare oyuncağı; içindeki kedi nanesi (catnip) balonlu naylonla değiştirilmiş)
F) Kontrol grubu.
Çalışmadaki altı grup. Cecchetti ve ark., 2021
>>>
Her gruba yönteme alışmaları için 1 hafta süre tanınmış ve takip eden 5 hafta boyunca kedilerin öldürüp getirdiği hayvanlar sahipleri tarafından kaydedilmiştir. Daha sonra bu süreçte ortaya çıkan sayılar, yöntemlerin henüz uygulanmadığı önceki dönemin sayılarıyla karşılaştırılmış ve "memeliler", "kuşlar" ve "toplam" olarak gruplandırma yapılmıştır. ("Toplam"ın içinde memeli ve kuşlara ek olarak sürüngenler, amfibiler, böcekler ve tanımlanamayanlar var.)
Bu çalışma sonunda elde edilen bilgiler şöyle:
Mama grubundaki kediler %36, oyun grubundaki kediler %25 daha az hayvan getirmiş.
Puzzle grubundaki kediler %33 daha fazla av getirmiş.
Zil ve Birdsbesafe grubundaki kedilerin toplam av getirme sayılarında dikkate değer bir değişim olmamış.
Memeli hayvan olan avlar özelinde; mama %33, oyun %35 azalma sağlamış; puzzle %49 arttırmış. Zilin ve Birdsbesafe'in dikkate değer bir etkisi olmamış.
Kuş olan avlar özelinde; mama %44, Birdsbesafe %42 azalma sağlamış. Zil, oyun ve puzzle'ın dikkate değer bir etkisi olmamış.
Buradan ne anlamamız gerekiyor:
Toplamda getirilen hayvanı azaltmakta hem kaliteli proteinli ete sahip mama hem de oyun önemli oranda fayda sağlamış. Mama, hem memelilerde hem de kuşlarda azalma sağlamış. İnteraktif oyun, memelilerde önemli bir azalma sağlamış, kuşlara belirli bir etkisi yok.
Birdsbesafe tasma kılıfı vadettiği gibi getirilen kuşları önemli oranda azaltmış. Toplam getirilen hayvan sayısına pek etkisi olmamış. (Kediler herhalde avlayamadıkları kuşların yerine benzer sayılarda, memeli de olmayan, başka hayvanları avlamış.)
Kuşların avlanmasını azaltmakta sadece Birdsbesafe ve mama etkili olmuş.
Puzzle besleyici kullanmak kedileri ciddi oranda daha fazla avlanmaya teşvik etmiş. (Topu yuvarlayıp mamayı delikten düşürmek fareyi avlamaktan demek ki daha zor gelmiş...)
Özet: Kedinizi dışarı salıyorsanız her gün kedi oltasıyla oyun oynatmanız, yukarıdaki gibi mamaları yedirmeniz, kuşlar özelinde Birdsbesafe tasma kılıfı kullanmanız ve yukarıdaki tipte bir puzzle besleyici kullanmamanız, bu çalışmaya göre, öldürüp size getirdiği hayvanları azaltmasına yardımcı olabilir.
>>>
Dikkat edilecek noktalar:
Mama grubu özelinde, kedilerin daha önce yedikleri mamanın özellikleri dikkate alınmadığı, yani mama özellikleri açısından bir kontrol uygulanmadığı için avlardaki azalmayı sağlayan faktörün kullandıkları yeni mamanın tam olarak hangi özelliği olduğunu söylemek zor. Kedi belki önceden de zaten muadili bir mamayı tüketiyordu ama değişimle birlikte yeni mamanın tadını daha sevdi, iştahı açıldı ve daha çok yediği için de daha az avlandı. Bu tip bir senaryonun gerçekleşip gerçekleşmediğini ayırt edecek bir kontrol mekanizması oluşturulmamış.
Çalışmada interaktif oyun için günlük ayrılan süre oldukça az, 5-10 dakika. Vahşi yaşamda kedilerin bu sürelerden çok daha fazlasını avlanmaya harcadıklarını biliyoruz. Dolayısıyla günde sadece 5-10 dakika bir kez oynatmak yerine bu oyun seanslarının sayısı ve süresi arttırıldığında getirilen avların daha da azalması şaşırtıcı olmaz.
Yararlanılan kaynaklar ve ileri okuma:
Martina Cecchetti ve ark. Provision of High Meat Content Food and Object Play Reduce Predation of Wild Animals by Domestic Cats Felis catus. Current Biology, 2021; DOI: 10.1016/j.cub.2020.12.044
Mikel Delgado (2021). Can you convince cats to stop hunting? A new study finds that food and play might help. What Your Cat Wants | Arşiv bağlantısı
◉
Evde kedi bakımında yeterince dikkat edilmeyen ama hayati derecede önemli bir konunun bu olduğundan emin olabilirsiniz çünkü kedinin ev ortamında kediliğini koruyabilmesi avcılık içgüdüsüne ve bunun ortaya çıkardığı avcılık davranışlarını göstermesine ne kadar izin ve imkân verdiğinize bağlıdır. Bunu sağlamanın da en iyi yolu kedi oltasıyla DÜZENLİ, İNTERAKTİF oyundur. Yapılan bilimsel araştırmalar kedilerin oyunu bir avlanma biçimi olarak algıladıklarını göstermiştir. Nasıl ki köpek bakımının olmazsa olmazlarından biri köpeğin her gün dışarı çıkartılıp gezdirilmesiyse evde kedi bakımının olmazsa olmazı da kedinizi "avlandırmanızdır". Evdeki kedinizin fiziksel ve psikolojik sağlığının düzenli "avlanma"dan geçtiğini söylemek hiç abartılı olmaz. Kedinizi her gün, düzenli olarak kedi oltasıyla oynatmalısınız. Kedinizin bundan fayda sağlayabilmesi için dikkat edilecek bazı noktalar var. Konuyla ilgili detaylar için "Evdeki Kedi" bölümündeki "Kediler ve Avcılık" sayfamıza bakabilirsiniz.
◉
Kediler eğitilebilir (bkz. mesela aşağıdaki video). Clicker eğitimini de içeren diğer detaylar için bkz. "Kedi Eğitimi" bölümümüz.
Kedinizin ısırma ve tırmalama gibi agresif davranışlarının altında oyunsal ya da oyunsal olmayan sebepler olabilir. Bunları bilirseniz kendinizin bu davranışları göstermesinin de önünde geçebilirsiniz. "Davranış Sorunları" bölümümüzdeki "Kedilerde Saldırganlık" sayfası bu konudaki soruların cevaplarını içermektedir.
◉
Bu engelleme eğitiminin nasıl sağlıklı yapılabileceğini öğrenmek için "Davranış Sorunları" bölümümüzdeki aynı başlıklı sayfayı okuyabilirsiniz.
Not: Spreyi unutun. Evet, spreyle o anda engelleyebilirsiniz ama bunun iki negatif sonucu olacaktır. Kediniz siz yokken daha büyük bir merakla ve istekle o yerleri ziyaret edecektir çünkü spreyin size bağlı olduğunu ve siz yoksanız spreyin de olmayacağını bilecektir. Daha da önemlisi; sprey, ilişkinizin kötüleşmesinin başlangıcı olabilir ve kediniz size duyduğu güveni yitirmeye başlayabilir. Bu da genel olarak tüm ilişkinizde, bağınızda bir zayıflama olacağı anlamına gelir. Fiziksel ya da psikolojik olarar kediye zarar veren ya da insanla ilişkilenen hiçbir cezanın kedi eğitiminde yeri yoktur.
◉
Kediler bölgeci hayvanlar oldukları için sahiplendikleri yani temel yaşam kaynağı olarak algıladıkları bölgede erişimlerinin kısıtlanmasından, alıştıkları şeylerin değişmesinden, daha önce gidebildikleri yerlere gidemiyor olmaktan, kafalarındaki haritada karanlık yerler kalmasından tedirgin olurlar, strese girerler ve becerebiliyorlarsa problemi bir şekilde çözerek sorunu ortadan kaldırmaya odaklanırlar. Bunun evdeki karşılığı kapalı kapılardan nefret etmek ve önüne gidip bazen 20 dakika boyunca kesintisiz miyavlayarak açılmasını sağlamaktır çünkü arkadaki hacim de bölgelerinin bir parçasıdır ve orada da her şeyin kontrolleri altında olduğundan, potansiyel bir tehlike olmadığından, en azından erişilebilir olduğundan emin olmak zorundadırlar; dolayısıyla ev yaşantısında kedinizin özgürce gezinmeye alıştığı tüm mekânların o şekilde kalmaya devam etmesi aslında önemli bir konudur. (Kedilerin evde erişimleri kısıtlanan odalara ya da diğer yerlere özellikle gitmeye çalışmalarının sebebi bu güvenlik duygusudur.)
Elimine edemediğiniz bir tehlike nedeniyle kedinizin kesinlikle girmesini istemediğiniz bir oda varsa mümkünse ortak yaşamınızın başından itibaren kedinizi oraya hiç sokmayın. Kedinizin temel çevresel kaynaklarının (mama, su, tuvalet, dinlenme ve uyuma yerleri, tırmalama objeleri, oyun alanları) bulunduğu yerlere erişiminde zaten problem olmaması gerekir, bu hacimlere kediniz ulaşamadığını fark ettiği anda strese girecektir. Bununla birlikte, bazen, bazı kapıların zorunlu olarak geçici olarak kapatılması gerektiğinde kedinizin kapı önünde dakikalarca miyavlamasını istemezsiniz. Ama bu davranışı farkında olmadan teşvik ediyor da olabilirsiniz hatta kediniz bunu ısrarla, rahatsız edici bir düzeyde yapıyorsa kesinlikle teşvik ettiniz ve ediyorsunuz demektir.
Halihazırda gösterilen, öğrenilmiş bir davranışın kalıcılaşmasındaki en etkili yol, kedinin o davranışın hedefine yani getirisine ulaşmasının belli oranda belirsizlik taşımasıdır. Yani davranış hedefine bazen hemen ulaşırsa, bazen ulaşamazsa, bazen de biraz çaba sonrası ulaşırsa o davranış güçlü bir şekilde oturur. Yani kedi kapı önüne gelip miyavladığında kapıyı bazen açıyor, bazen açmıyor, bazen de dayanabildiğiniz kadar dayanıp sonra açıyorsanız kedinizin bu davranışını olabilecek en etkili şekilde güçlendiriyorsunuz demektir. Yapılması gereken hiç tepki vermemektir. Bilmeden davranışı bu kadar güçlendirdiyseniz bu aşamada tepki vermeden 15 dakikalık bir miyavlama seansına dayanmak doğal olarak daha fazla sabır gerektirecektir ama eğer yolun başındaysanız çok daha kolay olacaktır ve kediniz kısa sürede bu davranışının hiçbir getirisi olmadığını görüp kapı önü miyavlama seanslarından vazgeçecektir. Burada dikkat etmeniz gereken diğer bir nokta da, kedinizin önünde durduğu kapalı bir kapıyı zaten kendi ihtiyacınız için açacak iseniz bunu kediniz miyavlarken yapmamanızdır. Kısa süreliğine de olsa sustuğu bir anı bekleyip kapıyı o anda açmalısınız.
Kedinizin davranışlarını nasıl değiştirebileceğinizi ya da nasıl yeni davranışlar kazandırabileceğinizi öğrenmek için "Kedi Eğitimi" ve "Davranış Sorunları" bölümlerinden faydanalabilirsiniz.
◉
Okşama agresyonu olarak bilinen bu davranış ve çözümü hakkında "Davranış Sorunları" bölümümüzdeki "Kedilerde Saldırganlık" sayfasına bakabilirsiniz.
◉
Clicker, düğmesine her basışta aynı "klik" sesini çıkaran küçük, basit, bir alettir. Hayvan eğitimlerinde, hayvana "işte tam olarak bu davranışın doğru" mesajını vermek ve ardından ödül geleceğini bildirmek amacıyla zamansal bir imleyici ve ikincil pekiştici olarak kullanılır. (Birincil pekiştici ödülün kendisidir.) Kendi başına hayvan için hiçbir anlamı yoktur, dolayısıyla ilk olarak klik sesiyle hemen ardından gelecek ödül arasında bir "klasik şartlanma" ilişkisi kurulur ve clicker bundan sonra hayvan için anlam kazanır. Clicker ile ya da clicker yerine kullanabileceğiniz bir kelime ile kedi (ve hayvan) eğitimlerinin nasıl yapıldığını merak ediyorsanız "Kedi Eğitimi" bölümümüze ve Clicker Eğitimi sayfamıza bakabilirsiniz.
◉
Kedilerde çatışmalara ve kavgalara neden olan konu kaynak rekabetidir. Bu konuda dikkat edilecekler bir evde iki ya da daha fazla kedinin birlikte yaşamaya başlayacağı andan itibaren başlar.
Evdeki kedinizle (ya da kedilerinizle) evinize yeni gelen bir kedinin tanıştırılması başlı başına bir konudur; bunu nasıl yaptığınız iki kedinin bir arada yaşayıp yaşayamacağını, yaşayacaklarsa ömürleri boyunca nasıl geçineceklerini önemli oranda belirler. Yanlış bir tanıştırma, ömür boyu düşmanca bir ilişkiyi ya da yeni gelen kediyle vedalaşmaya kadar gidecek bir süreci tetikleyebilir. Kedili evinize yeni bir kedi katılacaksa ya da yeni katıldıysa kedilerin tanıştırılması konusu hakkında iyice bilgilendiğinizden emin olmalısınız. Bunun için "Evdeki Kedi" bölümümüzdeki "Kediler ve Kaynaklara Erişim" sayfasına ve "Davranış Sorunları" bölümümüzdeki "Kedilerde Saldırganlık" sayfasındaki "Bölgesel Agresyon" başlığına bakabilirsiniz.
Doğru tanıştırmayı yaptıktan sonra çok kedili yaşamın sorunsuz devam etmesi ortamdaki kaynakların miktarıyla ve her kedinin bu kaynaklara kendilerince sorunsuz biçimde erişimiyle ilgilidir. Az kaynak ve sorunlu erişimler bol husumet, çatışma ve kavga; çok kaynak ve kolay erişimler barış, huzur ve mutluluk demektir. Temel kaynaklar; gıda, su, tuvalet, oyun ve oyuncaklar, dinlenme yerleri, yüksekteki yerler, saklanma yerleri, tırmalama objeleridir. (Bu arada, siz de kedilerinizin temel çevresel kaynaklarından birisiniz.) (Bu kaynakların sayısı ve evdeki dağılımları her yeni kediyle birlikte artmak zorundadır.)
Kedilerinizin farklı mama ve su kapları olmalı, ve bunlar ayrı yerlerde durmalıdır. Kedilerin tercihlerini belirleyen birçok faktör olabilir ve biz bunları anlamayabiliriz, dolayısıyla böyle bir durumda, mesela iki kediniz varsa, evde 4-5 farklı yere (hepsi aynı odada olmamalı, mümkün olduğunca eve dağıtmalısınız) mama koyup kedilerin hangilerini tercih ettiğini bir süre gözlemleyip daha sonra her kedinin en çok tercih ettiği mama kaplarından ikisini bırakıp diğerleri iptal edilebilir. Su ve mama kaplarını yan yana konulmamalıdır. Böyle olduğu zaman kedilerin daha az su içtikleri gözlenmiştir. Az su tüketimi kedilerde sık rastlanan ve ciddi bir sağlık riskidir.
Tuvaletler en az "kedisi sayısı + 1" sayıda olmalı, ayrı yerlerde bulunmalı ve erişimleri kolay olmalıdır.
Kedilerinize birbirlerinin yoluna çıkmayacak ya da birbirlerine yakın durmak zorunda kalmayacak şekilde cam önünde, evdeki sakin yerlerde, yüksek noktalarda, kışın sıcak, yazın serin yerlerde dinlenme, uyuma, gözetleme yerleri sağlamalısınız. (bkz. kedi ağaçları)
Kedileriniz oyun sırasında eşit düzeyde oynamıyorlarsa yani bir kediniz baskın diğeri çekinik ise ayrı ayrı oynatmalısınız. Bunu yapamadığınız, aynı anda ikisini de oynatmanız gereken zamanlarda çekinik olan kedinizi de daha çok oynatmak için gerekli çözümleri geliştirmelisiniz. Bir yerine iki olta kullanmak vb.
Kedilerinize ilgi ve sevgiyi de eşit düzeyde göstermelisiniz. Özellikle birine daha fazla yakınlık duysanız bile bu eşitliğe dikkat etmeniz gerekiyor. Bir kediniz daha saldırgansa ya da sizi rahatsız edecek davranışlar gösteriyorsa ona kötü davranmamaya özellikle dikkat etmelisiniz.
◉
Kediler için bestelenmiş özel bir müziğin kedilerin veteriner ortamındaki stres davranışlarını azalttığını ve onlarla etkileşime giren yabancı kişilere daha sakin davranmalarını sağladığını bilimsel bir araştırma ortaya koymuştur. Bu araştırmada "kedi müziği"nin yanında klasik müzik (Gabriel Fauré'nin Élégie eseri) ve sessizlik kullanılmıştır ama bu ikisinin herhangi bir etkisi gözlemlenmemiştir. Bu bilgilerden yola çıkarak siz de evinizde, özellikle stres yaratabilecek durumlar söz konusu olduğunda kedinize bu özel müzikleri dinletebilirsiniz. Ama daha da önemlisi kedinizi veterinere götürürken ve veterinerde muayene edilirken bu müzikleri dinletebilirsiniz. Bu hem kedinizin stresinin azaltılması hem de veterinerinizin daha kolay ve kapsamlı bir muayene gerçekleştirmesi açısından fayda sağlayacaktır. Bu bilimsel araştırmada kullanılan kedi müziğini ABD Ulusal Senfoni Orkestrası çellisti David Teie, başka bir bilimsel hipoteze dayanarak kedinin doğal özelliklerinden (kalp ritmi, onun için anlamlı sesler, frekans aralıkları vb.) yola çıkarak bestelemiştir ve kullanılan eserin adı "Scooter Bere'nin Aryası"dır (Scooter Bere's Aria). Aşağıdaki videoda bu eseri dinleyebilir, kedinize dinletebilir; ilgili Youtube kanalından ve David Teie'nin kendi sayfasından kediler için ürettiği başka müziklere ulaşabilirsiniz.
Kaynaklar:
Amanda Hampton, et al. (2019). Effects of music on behavior and physiological stress response of domestic cats in a veterinary clinic. Journal of Feline Medicine and Surgery. doi: 10.1177/1098612X19828131 | Arşiv Bağlantısı
Charles T.Snowdon, et al. (2015). Cats prefer species-appropriate music. Applied Animal Behaviour Science 2015; 166: 106–111. doi: 10.1016/j.applanim.2015.02.012 | Arşiv Bağlantısı
Klozetin kenarına çıkıp çişini, kakasını içeri yapan bir kedi fikri tabii ki çok çekici. Kedi kumlarıyla ilgili bütün o dertlerin sonu gibi... Her gün topakları kürekle almak, kum kabını periyodik temizlemek, patilerden yere dökülen kum tanelerini süpürmek, koku...
Bir de olaya kedi tarafından bakalım, ne de olsa olayın öznesi o. Dışkılama davranışının nasıl gerçekleşeceği, ilgili türün özelliklerine göre evrimsel süreçler içinde belirlenmiştir. Özellikle kedi gibi besin zincirinde ortalarda olan soliter bir türseniz, yani her an sizi avlayabilecek başka yırtıcılara karşı tek başına hayatta kalmak gibi bir göreviniz de varsa, hakkınızda birçok bilgi içeren idrarınız ve dışkınızla varlığınızı ve durumunuzu çevrenize yayınlamak istemezsiniz. Bu yüzden kediler dışkılamadan önce etrafı kontrol eder, yumuşak zemine sahip bir yer bulur, toprağı kazarak bir çukur oluşturur, buraya dışkılar ve üzerini özenle örter. Bu şekilde, yerlerini ve kimliklerini açık edecek en önemli kanıtı olabildiğince saklamış olurlar. Bu davranışlar doğada o kadar önemlidir ki şu anda yaşayan bütün kediler bu davranışları gösterdiği için hayatta kalabilmiş ve üreyebilmiş kedilerin torunlarıdır. Zaten hayattakalım açısından sağladığı bu net avantaj sayesinde de bu davranışlar evrimsel süreçlerde güçlü bir şekilde seçilmiş ve içgüdüsel bir nitelik kazanmıştır. (Bu nedenle kedilere tuvalet eğitimi verilmesine gerek yoktur. Ortamda içi kum ya da toprak dolu bir kap varsa, hayvan birkaç haftalık yavru bile olsa, içgüdüsel olarak oraya dışkılamayı tercih eder.) Biyolojik olarak bu "derinlikte" bir davranışı, ev ortamında, kedileri kutulara sokarak zaten negatif anlamda etkilemiş oluyoruz ama yine de yumuşak zemine çıkmak, eşelemek, örtmek gibi davranışları gerçekleştirmesine fırsat verdiğimiz için kedilerimiz durumu tolere edebiliyor; bazı hassasiyetleri gösterdiğimizde çok ciddi sorunlar oluşmuyor. Kedimizin kediliğine biraz saygı gösteriyorsak daha fazla ileri gitmesek iyi olur.
Peki ileri gidip de klozet eğitimi verirsek neler olabilir?
Kediler bunu öğrenip uygulayabilecek bilişsel ve anatomik kapasiteye sahip olsa da bu, sevdikleri anlamına gelmez. Her gün birkaç kez en doğal davranışını sergilemek yerine, bu kadar temel bir konuda doğasına tamamen ters, garip ve rahatsız bir şeyi yapmak zorunda olmanın vereceği stresi ve huzursuzluğu yaşar.
Bazı kediler klozeti sevmediği için idrarını ve dışkısını sürekli tutmak isteyebilir ve bu nedenle de daha fazla stres yaşayabilir. Normalde günde dört kez tuvaletini yapıyorsa bu sayıyı azaltabilir. Bu durumun yol açabileceği üriner sistem obtrüksiyonu gibi hızla ölümcül olabilecek hastalıklar da dahil, mesane ve böbrek hasarı, idrar yolu enfeksiyonları gibi birçok sağlık sorunu vardır.
Kedi kumu temizlemek, kedinizin sağlığına dair günlük gözlem yapabileceğiniz ve yapmanız da gereken en önemli fırsattır. İdrar topaklarının ve dışkının niteliklerindeki (renk, doku, koku, miktar vb.) değişiklikleri hemen fark edebilirsiniz ya da kediniz zararlı bir şey yuttuysa dışkıyla atabilmiş mi diye kontrol edebilirsiniz. Klozette bunları yapamazsınız; idrardan ve dışkıdan fark edilip erken müdahale edilebilecek ve kedinizi belki çok sıkıntılı tıbbi müdahalelerden ve hatta ölümden kurtarabileceğiniz birçok sağlık sorununu fark etme şansınızı ciddi biçimde düşürmüş ya da tamamen yok etmiş olursunuz.
Tuvaletin insanlar tarafından kullanımda olduğu zamanlar kedinizin tuvaletini tuttuğu süreyi daha da arttıracaktır. Kediniz dayanamadığı zamanlarda evde farklı yerlerde ihtiyacını giderebilir. Daha da kötüsü, bu seçeneği daha rahat bulmaya başlarsa evde ortalığa yapmayı alışkanlık haline getirebilir.
Kedinizin işini görmeden önce klozetin kenarına zıplaması gerekir. Birçok durumda (yaşlılık, artrit, ameliyat sonrası dönem, hastalık vb.) bu imkânsız olacak ve sizin klozetin kenarına merdiven ya da rampa yerleştirmeniz gerekecektir. Buna rağmen, böyle bir durumda klozetin kenarında dengede durmaya çalışmak kediniz için hiç rahat bir deneyim olmayacaktır.
Klozete dışkılayan bir kediniz varsa tuvaletin kapısının her zaman açık, klozet kapağının her zaman kaldırılmış olması gerekir. Siz evde yokken kediniz klozete yaparken dengesini kaybedip içeri düşebilir ve kapak da üzerine kapanabilir. Böyle bir kazada kediniz yaralanabilir ve büyük bir travma yaşar. Bu ihtimali ortadan kaldırmak için klozet kapağını sökmeniz ya da kapanmayacak şekilde sabitlemeniz gerekir.
Kedilerin su içme konusunda farklı seçeneklere ilgi duydukları ve yeni deneyimlere açık oldukları bilimsel çalışmalarda gözlemlenmiştir...
Özet: Klozeti kullanmanın kediye yarayan hiçbir tarafı olmadığı gibi, zararları vardır. Görünürdeki faydası sadece insanadır. Bununla birlikte ortaya çıkardığı tehlike potansiyelleri o kadar ciddidir ki görünürde insana sağladığı faydalar bu tehlikelerden sadece birinin gerçekleşmesi durumunda bile hızlıca anlamsızlaşacaktır.
Yararlanılan kaynaklar:
C. Wang. Toilet training your cat isn’t as great as it sounds (27 Ağustos 2020). Erişim tarihi: 2 Ağustos 2021. Erişim yeri: Popular Science. | Arşiv bağlantısı
J. Nicholas. 7 Reasons NOT to Toilet Train Your Cat. (28 Kasım 2017). Erişim tarihi: 2 Ağustos 2021. Erişim yeri: Preventive Vet. | Arşiv bağlantısı
Kedinize seveceğini düşündüğünüz yeni bir eşya alıp hevesle sunarsınız... Kediniz gelir, bir iki kez koklar ve hızlıca çekip gidebilir... Kedi yatakları, kedi ağaçları, kedi çadırları, üzerinde yatması ya da içine girmesi için çeşitli ürünler, kedi tarama ürünleri, çeşitli oyuncaklar... Aslında kedinizin severek kullanma potansiyeli olan birçok üründe bile bu tip bir reaksiyonla karşılaşabilirsiniz.
Bu tip tepkilerin bazı kedisel nedenleri vardır:
Koku: Getirdiğiniz ürünün üzerinde siz almasanız bile kedinizin rahatlıkla aldığı ve hoşlanmadığı yabancı kokular olabilir. (Kedilerin koku alma duyusu bizden 14 kat güçlüdür.)
Yabancılık: Kediler aşina olmadıkları her şeye karşı aşırı temkinli olma eğilimi olan hayvanlardır. Merak edip incelemek isterler ama kendileri için net bir fayda sezinlemedilerse uzaklaşırlar.
Anlamsızlık: Kedi, hayatında ilk defa gördüğü, kendi türsel doğasında olmayan bir şeyin neye yaradığını ve nasıl kullanması gerektiğini, her şey çok bariz değilse, yani ürün içgüdülerine kolaylıkla hitap etmiyorsa ilk bakışta doğal olarak anlayamaz. Anlaması için kedinize hem zaman tanımalı hem de anlamasını ve alışmasını kolaylaştıracak kademelendirilmiş çözümlerle ona yardım etmelisiniz.
Yeni şeyleri kedinize sunarken bunları hesaba katarsanız birçok şeyi benimseyip kullanmasını kolaylaştırabilirsiniz; peki nasıl?
Bir şeyi kedinize sunmadan önce, kedinizin koku salgı bezlerine (kulaklarının önündeki az tüylü yer ve genel olarak kafa bölgesi diye düşünebilirsiniz) sürttüğünüz pamuklu bir tekstille (ya da kedinizin üzerinde yattığı bir tekstil de olabilir) silin. Kedinizin alışmış olduğu koku profiline dahil olan bir şeyi benimsemesi çok daha kolay olacaktır.
Kedinizin aldığınız şeyi işlevine uygun olarak kullanmasını beklemeden önce ona aşinalık kazanması için zaman tanıyın ve kedinizin bu yeni nesneye yönelen davranışlarını ödüllerle pekiştirin. Bu davranışlar, başlangıçta, sadece kafasını nesneye doğru çevirip uzaktan ona bakması ya da ona doğru bir iki adım atması kadar basit davranışlar bile olabilir. Ürünü, kedinizin isterse erişebileceği şekilde yerde bırakın ve ilgi gösterirse, yaklaşırsa, koklarsa, temas ederse, yakınında yatarsa ve bu tip rahatlama davranışları gösterirse ödüllendirin. Ürün ortalıktayken yakın çevresinde kedinizle oynayın. Örn: Cama asılan kedi yatağı aldıysanız ürünü kurup cama yapıştırıp kedinizi de üzerine koyup kullanmasını beklemeyin. (Bazı kediler tabii ki yüksek yerlere erişme içgüdüsü nedeniyle yatağın üzerine kendiliğinden de zıplayacaktır ama birçok kedi bunu yapmayacaktır.) Bir önceki maddedeki kokusal işlemi yaptıktan sonra ürünü yere koyun ve öncelikle kedinizin sadece bu cisme alışmasına yönelik çalışın. Kediniz artık ürünün kokusuna, görüntüsüne, dokusuna alıştıysa cama yapıştırıp üzerine ödül mamaları bırakarak ya da oyun sırasında kedinizi oraya zıplamaya teşvik ederek kendi isteğiyle çıkmasını sağlamalısınız. Bunun süresi kedinizin kişiliğine göre değişebilir ama aç bir kedinin sevdiği bir ödül mamasının kokusuna dayanma şansı fazla yoktur.
Kedinize ilk defa sunduğunuz ve aslında çok sevebileceği bir masaj fırçası; biçimiyle, rengiyle ve plastik kokusuyla ürkütücü bile olabilir. Kedi dünyasında fırça ya da tarak diye bir kavram olmadığı için (fırça, tırnak makası, diş fırçası gibi birçok ürünü bu şekilde düşünebilirsiniz) bu tip bir ürünün onun için dikenli ve zehirli bir hayvanı çağrıştırması çok daha muhtemeldir. Dolayısıyla böyle ürünlerde bir önceki maddedeki tanıştırma süreçleri daha da önemli hale gelebilir. Kediniz artık ürünün yakınlarında olmasıyla ilgili tamamen rahatladıktan ya da nesneye tamamen aşinalık kazandıktan sonra tarağı tarak gibi kullanmaya başlayabilirsiniz. Ve bunu da aşama aşama yapmalısınız. Önce fırçanın düz olan arka yüzünü yanağına değdirerek başlayabilirsiniz. Kediniz buna alıştıktan sonra doğru yüzünü, bir kısmını elinizle kapayarak yanağına temas ettirebilirsiniz ve aşama aşama elinizle kapadığınız kısmı azaltabilirsiniz. Tüm bu süreçte kedinizin negatif reaksiyon vermediği, rahat ve huzurlu olduğu anları, davranışları ödüllendirmelisiniz. Tabii masaj tarağı ya da tüy toplama tarakları özelinde, elle okşamada olduğu gibi kedinin vücudunun neresine ne kadar süre dokunulmasına tolerans göstereceğini unutmamalı ve bunu hesaba katarak alıştırmalısınız. Tarağın cismine henüz tam alışmamış bir kedinin boynundan aşağıdaki bir yerini fırçalamaya kalkmamalısınız.
Kedilerin dokunulmaya karşı toleranslarının ortalama dağılımı
Bu konuda "Davranış Sorunları" bölümümüzdeki sayfamızdan faydalanabilirsiniz.
Kedilerin bıyık kılları ve vücudundaki diğer benzer kıllar birlikte çalışan çok işlevli bir duyu organı olarak düşünülmelidir. Başka birçok hayvan türünde de görülen bu özelleşmiş duyu kıllarına "vibrissa" denir. Kökleri deride normal kıllardan 3 kat daha derindedir ve foliküllerinde çok sayıda kılcal damar ve sinir ucu bulunmaktadır. Havadaki titreşimleri ve hava akımlarının hareketini, temas ettikleri nesnelerin biçim, büyüklük, doku, lokasyon, hareket yönü ve hız bilgilerini kediye sağlarlar. Bu kıllar bıyıklardan ibaret değildir; çene altında, yanaklarda, gözlerin üstünde, kulaklarda ve ön ayak bileklerinin arkasında da bulunmaktadırlar. Her bir kıldan çıkan sinirler beyindeki belirli bir duyu bölgesine karşılık gelmektedir ve hepsinin toplamı beyindeki duyusal bölgenin büyük bölümüne karşılık gelmektedir.
GENEL HAREKET (LOKOMOSYON) HASSASİYETİ: Birçok yakın nesnenin olduğu bir çevrede hareket söz konusu olduğunda bu duyu kılları radar gibi düşünülebilir. Köklerinde yer alan, aşırı hassas duyu organları olan proprayoseptörler yardımıyla kediye kendi oryantasyonuyla ilgili bilgi sağlarlar. Buna ek olarak, hava akımlarının hareketini algılayarak etraflarındaki nesnelerin (av, avcı, çalı çırpı vb. diğer doğal unsurlar...) pozisyonları, mesafeleri, hareketleri hakkında da kediye bilgi sağlarlar. Bu beceri özellikle karanlık ortamlarda ve nesnelerin kediye çok yakın olduğu koşullarda daha da önem kazanır. (Kediler ortalama 30 cm'den yakın nesneleri net göremez, yakınlaştıkça bulanıklaşma artar.) Bıyık kıllarının uçtan uca mesafesi bir kediye sıkışmadan geçebileceği en dar aralıklarla ilgili de bilgi verir.
AVLANMA: Avlanma sırasında bıyık kılları, av yüze yaklaşıp gözün odaklayamadığı alana girdiğinde, tamamen ileri, ava doğru yönlenir ve avla ilgili gereken tüm fiziksel bilgiyi kediye sağlayarak hem kendini korumasını hem de öldürme ısırığı da dahil olmak üzere avı etkisizleştirecek son hamleleri büyük bir hassasiyetle yapmasını sağlar.
KORUYUCULUK: Bu kılların aşırı duyarlılığı çevrede özellikle kedinin yüzü ve gözleri için tehlikeli olabilecek her şeye karşı kendini korumasına yardımcı olur. Dikenli bitkilerin, sayısız sivri ucun olduğu bir çalılıkta göz üzerindeki kıllara bir şey temas ettiğinde kedinin göz kapaklarını kapatan bir refleks tetiklenir.
DUYGUDURUM SİNYALLERİ: Bıyıkların pozisyonu bize kedimizin o anki duygusal durumuyla ilgili bilgi verebilir. Yassılaşarak arkaya ve yanağa doğru basılmış bıyıklar tehdit hissetme, korku; hafif öne doğru yönlenmiş ve ayrılmış bıyıklar ilgi ve merak, tam yana ve hafif aşağı doğru eğimlenen bıyıklar rahatlığı ya da nötr bir hali ifade edebilir. Bu sinyaller kedinin genel beden diliyle birlikte okunmalıdır.
Kaynaklar:
L. Buzhardt. Why Do Cats Have Whiskers? Erişim tarihi: 4 Nisan 2022. Erişim yeri: VCA Animal Hospitals | Arşiv bağlantısı
C. McCarthy. Whisker Fatigue in Cats: What it is and How to Help (26 Ocak 2017). Erişim tarihi: 4 Nisan 2022. Erişim yeri: PetMD | Arşiv bağlantısı
Öncelikle şunu bilmemiz gerekiyor. Yavru öldürme veya öldürüp yeme, insan dahil birçok türde görülen, hayattakalımla ilgili avantajları olduğu için evrimsel süreçler içinde seçilmiş davranışlardır. Farklı nedenleri vardır. Kedilerdeki bu davranışın başlıca nedenleri şunlardır:
TEHDİT ALGISI VE STRES: Anne kedilerin yavrularını yemesinin başlıca nedenlerinden biri tehdit algısı ve strestir. Bu algı baskınsa anne kedi, duruma göre, öncelikle yavrularını güvenli bulduğu başka bir yere taşımak isteyebilir. Fakat bunu yapmak her zaman kolay olmayabilir ve böyle bir durumda anne kedi yavrularından birini ya da birkaçını yiyerek yaşadığı tehdit algısını ve stresini azaltmayı tercih edebilir. Bu tehdit algısı ve stres doğada diğer yırtıcılardan kaynaklanır fakat insan ortamlarında konu bizim sağladığımız ya da sağlayamadığımız çevresel koşullarla ilgilidir.
Bunun sizin için anlamı şu: Bakımınızdaki bir kedi yavruladığında onlara huzurlu, sakin, sıcak ve konforlu bir ortam sağlamalı ve en azından ilk 1-2 hafta tamamen kendi hallerine bırakmalısınız. Evde gürültülü işler (tamir, süpürme vb.) kesinlikle yapmamalı, misafir kabul etmemeli (kokular stres yaratabilir), kedilerin yanına yabancı kimsenin girmesine izin vermemeli, kendi girişlerinizi de minimuma indirmelisiniz. Fazla yaklaşmamalı, yavrulara ellememeli, annenin yanından almamalısınız.
ZAYIFLIK, HASTALIK, ÖLÜ DOĞUM, KAYNAK YETERSİZLİĞİ: Bir yavru zayıf, hastalıklı ya da ölü doğarsa, yani zaten yaşama şansı yok ya da azsa, ya da annenin sütü azsa, en güçsüz yavruyu hayatta tutmak için sarf edeceği ekstra enerjiyle sağlıklı yavrularının hayatta kalma şansını düşüreceği için bunu tercih etmez. Böyle bir durumda hasta ya da zayıf yavruyu emzirmeyerek ölmesine neden olabilir; nadir durumlarda yavruyu yiyebilir. Yemesinin nedeni de aslında açıktır. Ebeveynlik gibi oldukça zorlu bir süreçte avlanmak ve yemek bulmak zaten daha zordur çünkü anne yavrularını uzun süre yalnız bırakamaz. Bu nedenle, öldürülen yavruyu yemek, gıda elde etmenin zaten çok zor olduğu bu bağlamda anlaşılır bir davranıştır. Ayrıca yavruyu kendi yemeyip de çevreye bırakırsa etraftaki potansiyel avcılarını ya da rakiplerini beslemiş olacaktır ki bu da kendisi açısından dezavantajlı bir durumdur.
Bu davranışların içgüdüsel tarafları olduğu için, gıdaya ulaşım zorluğu olmayan, insan bakımındaki bir kedi de bu davranışları gösterebilir.
Bunun sizin için anlamı şu: Annenin yavrulardan birini ya da bazılarını reddettiğini görüyorsanız tekrar benimsetmek için bir çaba içine girmemeli, bu yavruların bakım sorumluluğunu zaman kaybetmeden siz üstlenmelisiniz.
TECRÜBESİZLİK: Erken hamile kalmış kediler anneliğin getirdiği büyük sorumluluklarla baş edemeyebilir. Annelik içgüdüsünün yeterince oluşmamış olması nedeniyle stresli ve tehdit edici koşullarda negatif reaksiyonlar gösterme ve yavrularını yeme ihtimalleri artar.
TEMAS: Yavru kedilerle anne arasındaki bağın ilk oluşması kokusal iletişimle doğrudan ilgilidir. Anne kedinin meme uçları çevresindeki koku salgı bezlerinden salgılanan ve yavrulara geçen özel bir feromon bu bağın oluşmasına hizmet eder. İnsanın yeni yavrulara temas ederek elindeki kokuları yavrulara aktarması yavruların kokusal profilini kolaylıkla bozabilir ve anne kedi, tek bir el teması sonrasında bile, o yavrunun kendi yavrusu olmadığını düşünerek reddedebilir ve hatta yavruyu öldürüp yiyebilir. (Kedilerin koku duyusu bizden 14 kat güçlüdür. Kokusuz sandığınız elinizde kedi için alınacak bazı kokular muhtemelen vardır) Özetle, yavrulara uzunca bir süre temas etmemelisiniz... İlla temas etmenizi gerektiren bir durum oluştuysa elinizi bol suyla yıkamalı, sonra elinize anne kedinin kokusunun sinmiş olduğu bir tekstili iyice sürtmeli, sonra yavruya temas etmeli ve teması da mümkün olduğunca kısa tutmalısınız.
Not: "Yavruyu reddetmesini, ölüme terk etmesini anladık da bari yemeseydi" diye düşünebilirsiniz fakat öyle yapması, ölen yavrunun çürümesiyle yuva ya da yakınlarında sağlık riskleri oluşması, çevredeki potansiyel avcılara ve rakiplerine bedava gıda dağıtması, daha fazla avlanmak ve yavrularını daha fazla yalnız bırakmak zorunda kalması, terk ettiği yavrudaki kokular üzerinden çevreye kendi kimliğini ve diğer yavruların kokularını yayınlaması ve yırtıcıları yuvanın yakınlarına çekerek diğer yavruların ve kendi hayatını riske atması anlamına geleceği için fazlasıyla dezavantajlı olurdu. Bu tip davranışlar kendi kültürümüzden dolayı bize garip gelse de doğada hayatı riske sokan davranışlar aleyhine, hayatta kalmayı sağlayan davranışlar lehine güçlü bir seçilim baskısı vardır ve bunların bazıları içgüdü halini alır. Yani bugün yaşayan kediler, yukarıda bahsedilen durumlarda yavrularını yuvada ya da çevrede bırakmak yerine yiyen ve yediği için de hayatta kalmayı başarmış kedilerin ve hatta kedi bile olmayan daha eski atasal türlerin torunlarıdır.
Genel olarak hayvanlarda yavru öldürmeyle ilgili daha fazla bilgi için aşağıdaki videolara bakabilirsiniz:
Kaynaklar ve ileri okuma:
H. Godfrey. Why Do Cats Eat Their Kittens?. (10 Haziran 2021). Erişim tarihi: 13 Haziran 2022. Erişim kaynağı: CatPointers | Arşiv bağlantısı
E. Malaker. Why Do Cats Sometimes Eat Their Kittens? 7 Reasons for this Behavior. (25 Mayıs 2022). Erişim tarihi: 13 Haziran 2022. Erişim kaynağı: Hepper Blog | Arşiv bağlantısı
Ç.M. Bakırcı. Aslanlarda Bebek Katilliği: Erkek Aslanlar Kendi Yavrularını Neden Öldürüyor? (12 Nisan 2014). Erişim tarihi: 13 Haziran 2022. Erişim kaynağı: Evrim Ağacı | Arşiv bağlantısı
Infanticide. Erişim tarihi: 13 Haziran 2022. Erişim kaynağı: Britannica